Abone Ol EN

2025/09 Uluslararası Mali Gelişmeler (Ekim - Aralık 2024 - 3 Aylık Özet)

Değerli okurlarımız,


Uluslararası ticaret ve ekonomi politikalarını etkileyen vergi ve mali politikalar alanındaki küresel gelişmeleri takip ederek yatırımcılarımızı ilgilendirebilecek konularda bilgi ve değerlendirmelerimizi sizlerle paylaşmayı bir sorumluluk olarak görüyoruz. Bizi ilgiyle takip ettiğiniz için teşekkür ederiz.


Küresel ölçekte mali ve ekonomi politikalarını en önemli etkileyecek unsur 2. Trump dönemi desek herhalde yanlış olmaz. Birçok konu başlığı altında ABD’de Trump yönetiminin vereceği kararlar ekseninde dünyada önemli dengeler yerinden oynayabilir. Başta ABD-Çin küresel rekabeti ve Amerikan Dolarının hakimiyet alanıyla ilgili olmak üzere Türkiye’yi de etkileyecek önemli ekonomik kararlar bekleniyor.


Diğer taraftan Rusya - Ukrayna arasındaki devam eden çatışmanın akıbeti, İsrail’in Gazze ekseninde başlayan operasyon ve çevre ülkelere yayılan şiddetli çatışmalar, ve yılın son aylarında beklenmedik derecede hızlı bir şekilde Suriye’de muhalefetin yönetimi ele geçirmesi gibi başlıklar dahi ABD’de yeni Trump döneminde alınacak kararların etkisinde yönlenebilir.


Türkiye’de son genel seçimler sonrası yeni ekonomi yönetimi ile uygulamaya başlanan mali politikalar iş dünyasının desteği ile karşılanmışken daha uzun vadede sebep olduğu ekonomik durgunluk ve sabit gelirli kesimler için yarattığı gelir kaybı sebebiyle piyasalarda tedirginliğe yol açmıştı. Enflasyonla mücadeleyi önceleyen ekonomi yönetimi ise bu sıkı para politikasından şimdilik geri adım atacak gibi gözükmüyor.


2024 yılı içinde uluslararası kredi kuruluşları tarafından gerçekleştirilen not iyileştirmesi, yabancı yatırımcıların sınırlı da olsa yüksek faiz beklentisiyle yatırımlarını Türkiye’ye yönlendirmesi ve artan turizm gelirleri sayesinde yaz ayları boyunca görece olarak sakin bir döviz piyasası izlenirken, 2025 yılı için bu politikaların sürdürülebilirliği konusunda endişeler oluşuyor.


2025 yılı başlarken emekli, memur ve asgari ücretli gibi sabit gelirli kesimin görece bir gelir artışı beklentileri yine bütçe kaygıları gölgesinde kalarak gerçekleşmedi.


Geçen yıl gerçekleşen yıkıcı depremin onarım çalışmaları ve KKM hesapları sebebiyle kamunun üstlendiği mali yükleri halen kamu bütçesi üzerinde baskı oluştururken, ekonomi yönetiminin çözüm olarak gündeme getirdiği “vergi paketleri” gündemde önemli yer tutmaya devam edecek gibi gözüküyor.


Bu kapsamda, dünyada yaşanan ve Türk yatırımcıları da etkileyebilecek mali gelişmeleri gözlemleyerek, önce yabancı ülkelerde yaşanan gelişmelerle başlayacağız, sonra AB / OECD gibi uluslararası kuruluşların vergi ve mali gündemlerine değindikten sonra Türkiye’de yaşanan önemli uluslararası gelişmeleri başlıklar olarak ileteceğiz.

Keyifli okumalar dileriz.


 A. Ülkelerde Yaşanan Mali Gelişmeler

 

İsviçre – Zürih kantonunda uygulanan kurumlar vergisi oranları indiriliyor


İsviçre’de kantonal ve federal olarak ikili bir vergi rejimi uygulanmaktadır. Zürih kanton meclisi, kendi bölgelerinde uygulanmakta olan kurumlar vergisi oranını 7%’den 6%’ya indirmeye karar verdiğini açıkladı. Böylece, toplam efektif vergi oranının 19,61%’den 18,11%’e indirilmesi sağlanıyor. Bu indirim sonucunda Zürih kantonunun şirketler ve yeni yatırımlar için biraz daha cazip hale gelmesi hedefleniyor. Ancak İsviçre kantonları arasında vergi yükü bakımından Zürih’in halen en yüksek oranlarda olduğu da belirtiliyor.


Aynı zamanda, kanton meclisi söz konusu kurumlar vergisi indirimini telafi etmek için kâr payı vergilerinde (dividend taxation) artış öngören teklifi reddetti. Söz konusu değişikliklere ilişkin Zürih kantonunda halk oylaması yapılması da teklif ediliyor.

 

Finlandiya – Finansman gider indirimi kısıtlamasına ilişkin Yüksek Mahkeme kararı


Yüksek Mahkeme tarafından verilen bir dizi karar finansman gider kısıtlaması uygulamasına ilişkin tartışmaları da gündeme taşıyor. Bu konuda verilen en son kararda yabancı ortaklı bir gruba mensup Fin şirketinin ana şirketin teminatı ile aldığı dış kredinin bir grup içi kredi sayılamayacağına hükmetti. Aynı kararda, mahkeme krediye ilişkin kur farklarının da hangi durumlarda faiz gibi finansman giderlerinin parçası olarak değerlendirileceğine ilişkin belirlemeler yaptı.


Finlandiya’da, aynı Türkiye’de olduğu gibi, ilişkili taraflardan temin edilen krediler için daha sıkı bir “finansman gider indirimi” politikası uygulanmaktadır (bakınız: Kurumlar Vergisi Kanunu Madde 12 – Örtülü sermaye hükümleri). Finlandiya vergi idaresi grup içi varlıklar ile teminat altına alınan dış kaynaklı kredilerin de benzer kısıtlamalara tabi olması gerektiğini iddia ediyordu. Yüksek mahkeme kararında vergi idaresini haksız bularak grup içi teminatlara dayansa bile teminatı veren tarafın kredi veren kurum ile ayrı bir sözleşme veya finansman ilişkisi olmadığı durumlarda, dış kaynaklı kredilerin finansman giderlerinin ilişkili kişi kredisi gibi sınırlandırmaya tabi tutulamayacağına hükmetmiştir.


Konu, benzer vergi tedbirlerinin birçok ülkede farklı uygulamalara konu edilebileceğini ve yerel mevzuat ve mahkemelerin yorumlarının belirleyeceği olabileceği açısından önem arz etmektedir.

 

Slovakya – Parlamento önemli vergi kanunu değişikliklerini onayladı


Slovakya hükümeti, kamu maliyesini dengelemeyi ve yaklaşık 2,5 milyar EUR ek gelir sağlamayı hedefleyen yeni vergi paketini onayladı. Önemli değişiklikler içeren vergi paketinin, yatırımcıları ilgilendirebilecek önemli konu başlıkları aşağıdaki gibi özetleniyor:

  • Standart KDV oranının 20%’den 23%’e yükseltilmesi
  • Kurumlar Vergisi oranının, 5 milyon EUR üzerinde hasılat elde eden şirketler için, planlanan oran 22% yerine 24% olarak yeniden belirlenmesi
  • Kar dağıtımı halinde uygulanan stopaj oranının, sadece Slovakya’da mukim kişiler için, 7% oranına geri çekilmesi
  • Finansal işlemlere uygulanacak yeni bir verginin hayat geçirilmesi (en çok tartışılan değişikliğin bu olduğu anlaşılıyor)
  • Vergi ile ilgili kaçakçılık tespiti halinde, hangi limitlerin aşılması durumunda adli suça (criminal offense) dönüşeceğine ilişkin kuralların belirlenmesi
  • Şirket araçlarının ve demirbaşlarının kişisel kullanımı durumunda vergi uygulamasına ilişkin kurallar belirlenmesi

 

İsrail – Transfer Fiyatlaması uygulamasında “özel ilişkili” kurumların da kapsama alınması


İsrail vergi idaresi (ITA) Coca-Cola şirketinin iş modeline ilişkin verdiği karar ile geleneksel “ilişkili taraf işlemleri” tanımını “özel ilişki olan üçüncü taraflar” ile yapılan işlemleri de kapsayacak şekilde genişletiyor. Bu gibi yorum değişiklikleri global Transfer Fiyatlaması uygulayan şirketler için yeni bir zorluk daha ortaya çıkartıyor.


Coca-Cola gibi küresel ölçekte faaliyet gösteren ve pazar hakimiyeti olan kurumların faaliyet gösterdikleri ülkelerde yerel tedarikçi veya hizmet sağlayıcılarla ile girdiği münhasır (exclusive) ilişkiler giderek artan ölçüde vergi idarelerinin dikkatini çekiyor ve inceleme konusu oluyor.


ITA kararında, benzer bir şekilde, Coca-Cola şirketinin yerel bir şişeleme ve dağıtım şirketi ile münhasırlık içeren sözleşmesini “özel ilişki” sayarak bunun olağan bir üçüncü taraf işleminden beklenen sözleşmesel ve hukuksal ticari ilişkinin ötesinde fayda sağladığına hükmetti. Ayrıca söz konusu karar ile, sözleşme kapsamında yapılan işlemlerin Transfer Fiyatlaması kurallarına tabi tutulmasının, sözleşmeye taraf olan ABD kökenli Coca-Cola şirketinin İrlanda’da kurulu fabrikası tarafından tedarik edilen özütlerin İsrail’de işlenmesi sürecini de kapsadığı için, İrlanda vergi idaresi ve diğer ilgili ülkeler bakımından da etkileri olabileceğine dikkat çekiliyor. Ayrıca bu tür iş modellerinde firmaların karşılıklı birbirine bağımlı hale gelmesi ve transfer fiyatlamaları içinde yer alan (örtülü veya açık) lisans, marka, know-how gibi gayri maddi hak bedelleri olması ve bunların hesaplanması ve Transfer Fiyatlaması mevzuatına göre beyan edilmesi gereklilikleri konuyu daha da karmaşık hale getiriyor.


Geçmiş dönemlerde, Avustralya vergi idaresinin de benzer bir yaklaşım ve eleştiri getirdiği biliniyor. Bu gibi ülkelerde verilen emsal kararlar Coca-Cola gibi küresel şirketlerin iş yapış modellerini tüm dünyada sorgulamaya açabilir ve taraf olan ülkelerde önemli vergisel riskler ortaya çıkabilir.

 

Avustralya – Vergi idaresi çok uluslu yabancı firmaları ve büyük firmaları mercek altına alıyor


Avustralya vergi idaresi 2024 yılına ilişkin yayımladığı raporda, vergi kayıp ve kaçağının daha yüksek olduğu büyük işletmeler ile yabancı çok uluslu şirketlere odaklanacağını duyurdu.


Yabancı yatırımcıların dikkatine sunulan bu gelişmede Avustralya’da bu büyük ölçekli şirketlerin ve yabancı şirketlerin özellikli işlemlerinin incelenmesi için özel bir ekip (task-force) kurulacağı ve yaklaşık 3,65 milyar USD ek vergi geliri hedeflendiği bildiriliyor. Vergi idaresinin yaklaşımı içinde daha az uzlaşma ve daha agresif bir vergi inceleme ve dava süreci hedeflendiği de anlaşılıyor. 


Türkiye’de de “büyük mükellefler” vergi dairesi gibi özel kapsama alanına tabi olan bu gibi büyük işletmelerin faaliyet gösterdikleri ülkelerde giderek artan oranda vergi incelemesine tabi tutulacağı, bu sebeple vergi ile uyum (tax compliance) konusunun artan önemine dikkat çekiliyor.

 

İtalya – Vergi mukimliği kriterlerinin uygulanması ile ilgili rehber yayımlandı


İtalya vergi idaresi, şirketler ve diğer işletmeler için Ocak 2024’ten itibaren geçerli olan vergi mukimliği (tax residency) konusundaki yeni kriterlerinin uygulanması konusunda yeni bir sirküler yayımladı.


Yeni kurallar İtalya’nın yerel vergi mevzuatının uluslararası standartları ile uyumlu hale getirilmesi amacıyla “şirket merkezi” ve “esas iş amacı” (main business purpose) gibi testlerin yerine şirketin stratejik kararlarının nerde alındığı “efektif iş merkezi” (effective place of management) ve günlük iş kararlarının nerede alındığı (place of day-to-day management) testlerini uygulamaya koyuyor.


Yeni kriterlerin uygulanmasında özün önceliği (substance over form) ön plana çıkartılıyor. Ayrıca bir ÇVÖ anlaşması ile kapsanan yabancı ülkede kurulu şirketlerin İtalya’da tabi olacağı mukimlik testinin ÇVÖ çerçevesi ile uyumlu “efektif iş merkezi” kriterine göre yapılacağı teyit ediliyor.

 

İsviçre – Mali zararların taşınma süresinin yıla çıkartılması önerildi


İsviçre federal konseyi, vergi ile ilgili mali zararların taşınma süresinin 7 yıldan 10 yıla çıkartılmasını önerdi. Önerilen düzenleme ile yeni kurulan, yatırımlar sebebiyle zarar eden veya finansal güçlük yaşayan şirketlerin zararlarını daha uzun bir süre kullanabilmesi hedefleniyor.


İsviçre’deki yönetim sistemi olarak kantonların meclisinde onaylanması gereken bu düzenleme için kantonların yarısından fazlasının itirazları olduğu öğrenildi. Özellikle mali bütçe için olası vergi kayıplarına sebep olabileceğine ve şirketlere vergi harici başka teşvikler verilebileceğine dikkat çekiliyor. AB içinde ülkeler genel olarak zarar taşıma konusunda artan ölçüde liberal politikalar uygulamayı, süre sınırlaması yerine farklı kriterler getirmeyi tercih ediyorlar.

 

OECD – PPT kriteri uygulamasında ülkelerin farklı yaklaşımları


OECD bünyesinde geliştirilen BEPS aksiyon planı kapsamında ortaya konulan ve uluslararası vergi rejimi ve çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının uygulanmasına dayanak olan Principal Purpose Test (“PPT”) (öncelikli amaç testi) kavramı farklı ülkeler ve makamlar tarafından farklı yorumlanarak yatırımcıları beklenmedik risk ve zorluklar ile karşı karşıya bırakıyor.


Yakın zamanda Kanada ve Arjantin gibi iki örnek ülkede yaşanan vergi davalarında makamlar birbirinden farklı yorumlara yer verdi. Kanada örneğinde vergi mahkemesi daha mükellef odaklı bir yaklaşım sergileyerek vergi anlaşmaları uygulamasında öngörülebilirlik olması gerektiğini belirtti ve “kanunun amacına aykırı kullanımı” gibi subjektif bir iddiaya dayanarak vergi anlaşması hükümlerinin vergi idaresi tarafından göz ardı edilmesine imkân vermedi. Diğer taraftan, Arjantin’de yaşanan bir örnekte ise mahkeme vergi idaresinin yaklaşımına paralel ve yerel mevzuattaki kurallara dayanarak, bir vergi anlaşması hükmünün vergiden kaçınmak için kullanılamayacağı ve böyle bir durumda vergi idaresinin vergi anlaşması etkilerini göz ardı edebileceği gibi bir karara imza attı.


Giderek artan sayıda ülkede gözlemlenen bu esaslı yorum farkları OECD aksiyon planı sonucunda 100’den fazla ülke tarafından kabul edilen ve yaklaşık 1,950 vergi anlaşmasına etki eden çok taraflı anlaşma (Multilateral Instrument “MLI”) uygulaması için farklı ülke makamlarının dikkate alacağı kapsamlı bir rehber gerekliliğine işaret ediyor.


B. Avrupa Birliği Düzenlemeleri

 

AB: Avukat-müvekkil gizliliğinin vergi ile ilgili raporlama yükümlülükleri çelişkisi üzerine mahkeme kararı

Avrupa Birliği Adalet Divanı vergi projelerinde danışmanlık yapan profesyonellere getirilen bazı raporlama ve beyan yükümlülüklerinin (DAC Directive 2011/16 olarak bilinen) avukat-mükellef gizliliği kurallarını ihlal ettiğine hükmetti.


Söz konusu kararlar, müvekkillerin avukatlarına beyan ettikleri bilgilerin özel ve gizli tutulması gerektiğinin altını çizerek avukatların söz konusu raporlama yükümlülüklerinden istisna tutulmasına hükmediyor. Ancak benzer vergi hizmetlerini sunan ve avukat olmayan (mali müşavir gibi) meslek mensupları bu kapsamın dışında kalmaktadır. Bu sebeple avukatlık ünvanı (tax lawyer gibi) taşımayan finansal ve vergi danışmanlarına söz konusu kısıtlamaların nasıl uygulanacağı tartışılırken, ülkelerin bu konuda farklı unvan ve düzenlemeler barındırabileceğine dikkat çekiliyor.

 

AB: Vergi ile ilgili yardımlaşma yapmayan ülkeler listesi güncellendi


Avrupa Birliği toplantısında, vergi ile yardımlaşma yapmayan ülkeler listesi (blacklist) onaylandı. Söz konusu liste yılda 2 defa AB Konseyi tarafından güncelleniyor (Şubat ve Ekim) ve ülkelerin vergi ile ilgili şeffaflık (tax transparency), adil vergileme (fair taxation) ve matrah aşındırma ve kar aktarımı ile mücadele aksiyon planı (anti BEPS measures) kriterline bakarak karar veriliyor.


AB üye ülkelerinde bu listeye girmek 3 ana konuda risk yaratıyor:

  • Bu ülkelerde yer alan işletme ödenen faiz ve gayrimaddi hak gibi pasif gelir kalemlerinin gider yazılması reddedilebilir
  • Bu ülkelerde yer alan işletmeler ile olan işlemler için daha detaylı beyan yükümlülüğü devreye girebilir
  • Ayrıca AB düzeyinde uygulanan zorunlu beyan düzenlemeleri (DAC) kapsamında daha detaylı bilgilendirme (disclosure) yükümlülüğü devreye girebilir


Son bir not; anılan listeye göre Türkiye’nin bilgi değişimi anlaşmalarının gereklerini tam olarak yerine getirmediği anlaşılmaktadır.

 

AB Komisyonu Pillar II kapsamında DAC9 uygulamasını önerdi


Avrupa Birliği komisyonu, çok uluslu şirket gruplarının Pillar II kapsamında vergi beyanlarının sadeleştirilmesi amacıyla DAC9 olarak adlandırılan yeni bir direktif önerdi.


Bu direktif sayesinde, çok uluslu şirketler faaliyet gösterdikleri her AB ülkesi için ayrı beyan vermek yerine, sadece bir AB ülkesinde toplu beyanda bulunabilecekler.


Bu teklif ayrıca AB üye ülkeleri arasında vergi raporlarının standart hale getirilerek etkin bir şekilde paylaşılabileceği bir sistem kurulmasını da hedefliyor. Bu sayede hem mükelleflerin vergi ile uyum süreçleri basitleşirken hem de vergi idarelerinin üzerindeki iş yükü azaltılmak isteniyor. 


C.OECD ve Diğer Uluslararası Kuruluşlar

 

OECD, Bilgi değişimi ve özelge paylaşımı istatistiklerini paylaştı


2023 yılına kadar 58bin bilgi paylaşımı ve 26bin özelge incelemesi yapıldığı anlaşılan rapora göre 104 ülke çeşitli tavsiyeler alırken içinde Türkiye’nin de bulunduğu 54 ülke hakkında herhangi bir yorum yapılmamıştır.

 

Pillar II, süreç hızlanıyor, bildirim formatı hazır


Küresel asgari vergi, bir yargı bölgesinde "nitelikli" kuralların olduğu bir yargı bölgesinde asgari vergi kurallarının uygulanmasını sınırlayan mutabık kalınan bir kural emrini içerir.


OECD tarafından, Kapsayıcı Çerçeve ayrıca standartlaştırılmış GloBE Bilgi Beyannamesi'ne (GIR), destekleyici bir XML şemasına ve GIR'nin merkezi olarak dosyalanmasını ve değiştirilmesini kolaylaştırmak için Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması'na bir güncelleme yayımlandı. GIR, ülkelerin (uygulayıcı yargı bölgeleri), bir kurucu kuruluşun asgari vergi kuralları uyarınca sorumluluğunun doğruluğunu değerlendirmek için kullanacağı standartlaştırılmış bir bilgi beyannamesidir. GIR, tek bir yargı bölgesinde dosyalanabilir ve bu beyannamenin ilgili bölümleri diğer uygulayıcı yargı bölgeleriyle değiştirilebilir.

 

OECD, Ar-Ge teşviklerine ilişkin bir analiz yayımladı


21 ülkenin uyguladığı gelire dayalı ar-ge teşviklerinin incelendiği raporda, ülkelerin milli gelirden ayırdığı paylar ve teşvik rakamları da yer alıyor.


Detaylar için tıklayabilirsiniz.  


Gelire dayalı vergi teşvikleri (IBTI), Ar-Ge ve inovasyonla ilgili çabalardan elde edilen gelire, azaltılmış vergi oranı veya vergi muafiyeti şeklinde tercihli bir vergi muamelesi sağlar. Ar-Ge harcamalarını, yani Ar-Ge girdilerini hedefleyen Ar-Ge vergi kredileri gibi harcamaya dayalı vergi teşviklerinin aksine, Ar-Ge faaliyetinin sonucunu hedeflerler. Bunun anlamı, IBTI'ler durumunda vergi avantajlarının yalnızca başarılı Ar-Ge yatırımlarına verildiğidir. IBTI'lerin iki geniş kategorisi vardır: Fikri Mülkiyet (FM) vergi rejimleri ve ikili kategori vergi rejimleri. FM rejimleri, yalnızca belirli FM varlıklarına atfedilebilen gelire tercihli vergi muamelesi sağlar. İkili kategori rejimleri ise Ar-Ge veya diğer inovasyonla ilgili faaliyetlerde bulunduğu kabul edilen uygun işletmelerin tüm işletme gelirlerine (yani FM dışı gelirler dahil) tercihli vergi muamelesi sağlar.

 

Çok Taraflı Anlaşmada (MLI) son durum nedir?


OECD bünyesinde devam eden vergi kayıp ve kaçakları ile mücadele uluslararası eylem planı (BEPS) kapsamında çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında değişiklik yapan çerçeve anlaşması (Multilateral Instrument – “MLI”) en son Kenya tarafından kabul edildi. Kenya için bu Anlaşma 1 Mayıs 2025’te yürürlüğe giriyor.


Ocak 2025 itibariyle, 88 yargı bölgesi BEPS Sözleşmesini kabul etti veya onayladı ve bu da 1.600'den fazla antlaşmanın değiştirilmesiyle sonuçlandı. BEPS Sözleşmesi tüm İmzacılar tarafından onaylandıktan sonra yaklaşık 350 ek antlaşma değiştirilecek.


Anlaşmayı 104 ülke imzalamış olup Lübnan da imzalayacağını duyurmuştur. İmza edip de onaylama için aksiyon almamış ülkeler ise Arjantin, Cezayir, Kolombiya, Kongo, Eswatini, Fiji, Gabon, İtalya, Jamaika, Kuveyt, Fas, Namibya, Nijerya, Kuzey Makedonya, Peru ve Türkiye’dir.


Ülkelerin onay prosedürlerinin tamamlanmasıyla 1950 anlaşma kapsama alınmış olacaktır. Söz konusu anlaşma 2020 yılında onaylanması için TBMM gündemine sunulmuştu. Yıllar içinde TBMM gündemine gelemeyen bu Anlaşma yenilenmiş ve tekrar gündeme girmiştir. 2024-2026 OVP’de “çok uluslu Türk şirketlerinin uluslararası yeni vergi düzenlemelerinden doğabilecek kayıplarının önlenmesine ilişkin diplomasi geliştirilmesi” aksiyonu olduğunu gördüğümüz için bu Anlaşma’nın bu yıl Meclis gündemine gelmesini bekleyebiliriz.


Türkiye’nin henüz MLI Anlaşmasını Meclis’te kabul etmediğini söyleyelim. Ülkelerin eylemlere ve durumlarına ilişkin karşılaştırmalı bir veri tabanın ulaşmak için tıklayınız.

 

Vergi teşviklerinin etkinliği konusunda Dünya sesinizi duysun


Linkte yer alan duyuruya göre, 11 Şubat 2025 tarihine kadar öneri ve yorumları iletebilirsiniz.


Konuyla ilgili 2015 raporunu okuyabilir ve dataları inceleyebilirsiniz.

 

OECD, genel vergi yükü ile tüketim vergi trendine dair bir analiz yayımladı


OECD tarafından Kasım 2024’te yayımlanan yeni bir rapora göre, OECD ülkeleri arasında ortalama vergi geliri seviyesi, hükümetlerin iklim değişikliği ve yaşlanan nüfusla ilgili artan harcama zorlukları arasında yaşam maliyeti baskılarını hafifletmeye çalışmasıyla 2023'te büyük ölçüde değişmedi.


Gelir İstatistikleri 2024, OECD ülkeleri için ortalama vergi-GSYİH oranının 2023'te %33,9 olduğunu, 2021 ve 2022'deki seviyesinin 0,1 yüzde puanı altında olduğunu, ancak 2019'daki pandemi öncesi %33,4 seviyesinin üzerinde olduğunu gösteriyor. 2023'te vergi-GSYİH oranı, ön verilerinin mevcut olduğu 36 OECD ülkesinden 18'inde arttı, 17'sinde düştü ve birinde değişmeden kaldı. En büyük artışlar (en az 2,5 puan) Lüksemburg, Kolombiya ve Türkiye'de meydana gelirken, en büyük düşüşler (en az 3,0) İsrail, Kore ve Şili'de görüldü. OECD genelinde, vergi-GSYİH oranları 2023'te Meksika'da %17,7'den Fransa'da %43,8'e kadar değişti. OECD ülkeleri genelinde en yüksek ve en düşük vergi-GSYİH oranı arasındaki fark 2023'te 26,1 puan oldu ve bu en az 2000'den bu yana en küçük fark oldu. 2019'dan bu yana bu fark 5,2 puan daraldı.


Aynı şekilde tüketim vergileri raporu da yayımlanmıştır.


Yayınlanan Tüketim Vergisi Trendleri 2024, hükümetlerin KDV sistemlerinin performansını iyileştirme ve dolandırıcılık ve uyumsuzlukla mücadele etme yönündeki devam eden çabalarını vurguluyor. Rapor, KDV gelirlerinin OECD genelinde artmaya devam ettiğini, 2022'de ortalama olarak toplam vergi gelirinin %20,8'ine ulaştığını ve 2021'e göre 0,1 puan arttığını gösteriyor. Tüketim vergisi oranları, vergi tabanları ve tasarım trendleri hakkında ülkeler arası ayrıntılı karşılaştırmalı veriler sunan yeni rapora göre, çoğu OECD ülkesi, OECD standartlarına uygun olarak çevrimiçi satışlarda KDV'nin etkili bir şekilde toplanmasını sağlamak için reformlar uyguladı ve bu da geleneksel işletmeler ile çevrimiçi tüccarlar arasında eşit bir rekabet ortamı sağladı.


D. Ülkemizde Neler Var?

 

Türkiye ekonomisi, bu yılın son çeyreğinde farklı dinamiklerle doluydu. Artan kar dağıtım stopaj oranıyla yeni gelen e-ticaret stopajı Aralık ayına damgasını vuran konular oldu. Meclis gündeminde ise bütçe kanunu ve içinde mali hükümler içeren bazı torba kanunlar ile 3 ülkeyle imzalanan “Yatırımların Karşılıklı Teşviki Anlaşması” vardı. İmar artışında alınan payın %90 olarak belirlenmesi ve coğrafi bilgi sistem kullanımından ücret alınmasını öngören Kanun yürürlüğe girdi.


Yeni yılda herkesi kapsayacak olan e-defter dışında, şirket araçlarında zorunlu tutulan UTTS önemli bir konumuz. Süre ocak sonuna uzatıldı. Devlet, taktırmayanın benzin giderlerini kabul etmem diyor. Asgari ücret ise en çok tartışılan ve herkesi ilgilendiren başlıktı.


Bu çeyrekte KDV oran değişiklikleri, tahsilat ve ödemede sınırın 7bin TL’den 30bin TL’ye yükseltilmesi, iştirak hissesi satışında istisna oranının düşürülmesi, KDV iadesi alacakların yıl sonuna kadar yapmaları gereken işlemler, SGK’da uygulanan 5 puan indirimin azaltılması, derneklerle ilgili önemli bazı düzenlemeler, e-uygulamalarda yapılan yenilikler, açıklanan yeniden değerleme oranı ile artan ücret, tarife ve vergi oranları gündemde önemli yer tuttu.


Önemli bir gündem de yeşil ve iklim konusu. Her kurum üzerine düşeni yapıyor, düzenlemeler Taslak olarak duyuruluyor ki katılımcılık artsın, gelen görüş ve önerilerle yayımlandıkça göreceğiz. Yeşil Taksonomi Yönetmeliği de bunlardan bir tanesi. Böylece çevreye uyumlu ekonomik faaliyetler tanımlanmış, ölçülmüş ve değerlendirilmiş olacak, sistemin en önemli çıktısı da somut ve ölçülebilirlik sayesinde yeşil yıkama (green washing) önüne geçilecek olması. Bu alanda ayrıca sürdürülebilirlik denetimleri alanında ikincil düzenlemeler yapıldığını da söyleyelim.


Bankacılık ve finans tarafında TCMB makro politikaya ilişkin bazı önlemlere devam ederken faiz indirimini de gündemine aldı. BDDK ise cep telefonlarında taksit uygulamasıyla sermaye yeterliği konusunda risk ağırlığı uygulamalarına ilişkin yeni bir düzenleme yayımladı.


Borca batık şirketler için uygulama kolaylığı 2025 yılı için de uzatılırken, Ar-Ge ve teknokentler için uygulanan uzaktan çalışmaya da bir yıl daha devam edilecek. E-uygulamalar tarafında ise gündem hiç hız kesmiyor, e-defterin 2025 yılı başında neredeyse çoğu işletmeyi kapsayacak olması ve e-arşiv faturanın da kapsamının genişlemesiyle kâğıt fatura artık tarih olmak üzere. İşletmelerin işlerinin kolaylaşması için karekod sistemleri üzerinde çalışmalar olduğunu da biliyoruz.


Son olarak enflasyon düzeltmesinde kamuoyu bir süredir sessiz olsa da yeni bir düzenleme yapılmazsa 3 geçici vergi döneminde bir şekilde uygulamanın dışında kalan firmalar için kümülatif tek seferlik bir düzeltme söz konusu olacak.


Bu bültende geçen herhangi bir konuyla ilgili sorularınız için danışmanlarımıza ulaşabilirsiniz.

 


Sevgi ve saygılarımızla,

Tax & International Advisory | Taxia & Taxademy




PDF İndir